SICAKLIK STRESİNİN SÜT İNEKLERİNDE ETKİSİ

SICAKLIK STRESİNİN SÜT İNEKLERİNDE ETKİSİ

Sağmal ineklerde ve düvelerde sıcaklık stresini azaltmak, süt kalitesini artırmak ve mastitis vakalarını önlemek için yönetim stratejileri;

(   Stephen C. Nickerson, professor; Animal Scince Departmet)

Modern süt işletmelerinin karlılığı süt veriminin yükseltilmesiyle olur; bunun yanında hayvan sağlığını ve refahını, ineklerin tohumlanarak yılda bir defa gebe kalmasını ve 7 ay yüksek süt alınmasını unutmamalıdır. İneklere günde 2 defa, 3 defa hatta bazı işletmelerde 4 defa sağım yapılmaktadır. Robot sağım sistemlerinde 5 veya daha fazla süt sağımı yapılmaktadır. Mera imkânı olmayan barınaklarda inekler kapalı tutulmakta, beton zeminlerde yürümekte, daha fazla süt için yüksek genetik potansiyelli inekler seçilmekte ve beslenmelerinde yüksek enerjili yemler kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun beslenme taleplerini karşılamak için yüksek süt verimi de beraberinde daha büyük stres getirir. Maalesef sıcak ve rutubetli bölgeler, radyasyon, hayvanların kalabalık barındırılması, sinek ve haşereler bu strese ilave olur. Bunun sonucunda da düşük süt verimi ve kalitesi mastitisin ortaya çıkması ve verimsizliğe neden olur.

Çevresel stresi azaltarak, hayvanları daha rahat bir ortama getirebilirsek kuru madde alımını attırarak süt verimini uygun hale getirebiliriz. Bu makale yazın sıcak ve rutubetli havalarda ineklerin rahatını artırmak için hazırlanmıştır. Burada amaç meme enfeksiyonlarının önüne geçmek, düşük somatik hücre sayısını sağlamak, sütün kalitesini ve miktarını artırmaktır.

Stresi en aza indirilmiş inekler daha çok yem yerler ve daha çok süt verirler

Hedeflenen yüksek süt verimi ve yüksek kuru madde tüketimi, inek barınaklarının ve çevresel faktörlerin uygunluğu ile başarılı olur. Maksimum yararlanma için ineklerin 11-12 saat yatmalarına olanak tanıyan uygun ölçülü inek yataklarıyla sonuç alınır. Yataklık malzemelerinin (marangoz talaşı, kum, pirinç kavuzu v.s) yumuşak kuru ve temiz olmasına özen gösterilmeli ve İneklerin yattıkları zaman meme başları, mastitis etkenlerinin bulunduğu yataklık malzemelerine temas edeceğini unutmamalıdır. Bu çevresel mikro organizmalar streptococci (streptococcus uberis, streptococcus dysgalactiae) ve Koliformlar (E.koli, Klebsiella pneumomnia) temiz ve kuru zeminlerde çok az bulunur; meralar ve kuru padoklar temiz ve kuru kaldığı için memelerin bulaşmasına olanak tanımazlar. Ayrıca gölgelikler inekleri güneş ışınlarının yaydığı radyasyondan korurlar. Sonuç olarak Mümkün olduğunca sıcaklık stresini azaltarak yem alımı artacak ve süt verimi artacaktır.

Hayvan Sağlığı İçin Sıcaklık Stresinin Önemi

Kuzey Avrupa’daki modern süt işletmelerinde hava sıcaklığının en uygun 5C-25C olduğu tespit edilmiştir. Bu hayvanların çok düşük sıcaklıkları (-17C) tolore edebilmelerine karşın, 25C nin üzerindeki sıcaklıklarda bu tolerasyon azalmakta hatta özellikle rutubetin %80’nin üzerinde olma halinde daha da kötüleşmektedir. Yaşlı, ağır cüsseli ve yüksek verimli inekler gençlere göre sıcaklık stresine daha hassastırlar. Özellikle holstein ırkı inekler sıcaktan fazlaca etkilenirler. Güney Amerika’da yaz aylarında sıcaklık ve rutubetin yükselmesi ineklerde ve meme sağlığı ve verimi üzerinde olumsuz etkileri olduğu gözlenmiştir ve öncelikle güney doğu bölgelerinde özellikle temmuz ve ağustos aylarında mastitis vakaları en yüksek seviyeye çıkar.

Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi somatik hücre sayısı yaz aylarında artmakta, süt verimi de düşmektedir. Bu bize sıcaklık stresinin önemini bir kez daha vurguluyor.

Süt endüstrisinde bu kayıplar 2.4 milyar doları bulmakta olup bu tüm kayıpların %50sini oluşturmaktadır.

Tablo1. Süt ineklerinde sıcaklık stresine bağlı olarak değişen fizyolojik parametreler.

AZALAN ARTAN

Kuru madde alımı Kilo kaybı

Yemlerin geçişi Somatik hücre

Kanın akış hızı Klinikal Mastitis

Rumen Ph sı Solunum sayısı

Gebelik Su tüketimi

Vücut Kondisyon Puanı Terleme

Düve gelişimi Tükürük salgısı

Bağışıklık Koruyucu sağlık giderler

İneklerde Çevreye Uyum İçin En Uygun Sıcaklık Ve Rutubet Kriterleri

İnekler için en uygun ısı aralığı 10C-20C arasındadır. Bu aralıktaki sıcaklıklar temel metabolizma için uygun vücut sıcaklığı sağlar ve bu da ineğin konforuna olanak tanıyarak süt veriminin artışına olanak tanır. Bunun üzerinde ki sıcaklıklarda terleme, solunum sayısı ve kan akımı hızlanır ve inekler sıcaklık stresine girerler. Erken laktasyondaki ve yüksek verimli inekler çok daha fazla etkilenir. Kuru madde alımının azalmasıyla süt verimi %50 ye yakın oranlarda düşebilir. Bu sıcaklıkların artmasıyla immun sistem riske girer ve mastitis vakaları artar. Aşağıdaki grafikte hangi sıcaklıklarla birlikte ne kadar rutubetin bir ineğin laktasyon performansını etkilediği görülmektedir.

Örnek olarak hava sıcaklığı 22C, rutubette 30 olsun; toplamı 67 dir, bu da ineğimiz strese maruz kalmayacağını gösterir. Sıcaklık 30C, rutubette 30 olsun bu ikisinin toplamı THI değeri üzerinden 76 dır bu değerde hafif ve kabul edilebilir bir değerdir. Bu sıcaklıktaki inekler stresin şiddetine göre kendini adapta edebilmek için gölge yer ararlar, solunum sayılarını artırırlar ve az da olsa süt düşer. Kabul edilebilir sıcaklık stresi durumlarında solunum sayısı, vücut ısısı, su tüketimi artar yem tüketimi ve süt verimi ve gebe kalma azalır ve bundan hayvan oldukça rahatsızdır. Şayet sıcaklık stresi şiddetli boyuta gelirse vücut sıcaklığı yükselmeye başlar aşırı solumayla birlikte salya akıntısı başlar, su tüketimi artar ve hayvanlar oldukça sıkıntılı bir duruma girerler. Yem tüketimi azalır, süt verimi düşer kasılmalar başlar ve bu devam ederse hayvanları ölüme götürür. Rutubetin yükselmesiyle beraber yükselen çevre ısısı inekten sıcaklık atılımını azaltır ve ineğin vücut sıcaklığını yükseltir. Sonuç olarak bazı değişken fizyolojik olaylar sonu mekanizmalarında ki sıcaklığın atılması yerine ısının vücutta kalmasına neden olur. Örnek olarak vücut ısısını atmak için kan damarları genişler, solunum hızlanır, salya akıntısı başlar ve terleme artar. İnek gölge aramaya başlar hava akımı olan yere yönelir, çamura yatarak vücut ısısını toprağa vermeye çalışır. Maalesef bu gecikmiş ısı atılımı sonrası çevresel mikro organizmaların devreye girmesiyle mastitis artar ve yaz ayları boyunca somatik hücre sayısında artışlar gözlenir. Bu meme sağlığını bozan etkenlerin başında Koliler ve Streptokoklar gelir. Bunlar sıcaklık ve rutubet ortamında meme başında çoğalır. Yaz aylarında ineklerin mastitis olmasında ki en büyük etken uygun koşullarda barındırılmayan hayvanların kan kortizon seviyesinin (stress hormonu) yükselmesiyle bu yükselen kortizon immun sistemi baskılar nötrofil sayısı düşer ve mastitis etkenlerinin yok edilmesi engellenir. Sonuçta da ineğimiz mastitise karşı savunmasız kalır.

İneklerde Sıcaklık Stresini Etkileyen Diğer Faktörler

Rüzgârın hızı, hava akımı, güneş ışınları, hayvan sağlığı, sinek ve haşereler sıcaklık stresini etkileyen diğer faktörler arasına girer. Bunlara ilaveten coğrafik lokasyon, deri rengi, örnek olarak orijinini kuzey yarım küreden alan bos taurus ırkları, bos indicustan yani ekvatora yakın bölgelerden alan ırklara göre daha hassastır. Aynı şekilde siyah derili hayvanlar açık renkli derili hayvanlara göre sıcaktan daha çok etkilenirler. Çünkü bu hayvanlar ısıyı daha fazla emer ve daha az atarlar. Neyse ki inekler vücutlarındaki ısıyı atmak için bir mekanizma geliştirmişlerdir ve bu mekanizma sayesinde sıcaklık stresinden onları rahatlatır. Kendilerini sıcak hissettiklerinde rüzgârlı alanlara doğru hareket ederler, böylece acilen vücuttan ısı kaybı başlatılır. Ayrıca inekler ıslak ve çamurlu toprağa yatarak vücutlarındaki ısıyı toprağa verirler. Bu esnada damarlar genişler ve buna damarların vasodilatasyonu denir. Sonuçta bu ısı atmosfere bırakılır. Buna ilaveten solunum sayısının artması sıcak ve rutubetli havanın akciğerlerden buharlaştırarak atılmasını sağlar. Bunun dışında derisinde bulunan nem, onun vücudundan emilen ısı ve buharın göstergesidir. Bununla beraber ısı ve rutubet yükseldiğinde bu mekanizma yavaşlayacaktır.

Isı Stresini Azaltmak İnekleri Daha Fazla Rahatlatmak İçindir.

Isı stresini azaltmak için en iyi yöntemler, taze, serin ve temiz suyun devamlı önlerinde bulunması gerekliliğidir. Diğer yöntemlerin başında gölgelikler, ticari klimalar, tünel havalandırmalar, duş, fan istasyonları, göletler ve merkezi pivotlar sayılabilir. Hayvanların serinlemesin de en ucuz ve kolay yöntem gölgeliklerdir. Küçük çiftliklerde en kolay gölgelik ağaç gölgeleri olmakla beraber aşırı nitrojen ve idrar ağaç köklerine zarar verir. Kalıcı gölgelikler daha iyi olmakla beraber bunları tepe üstlerine koymak daha uygun olur; aksi takdirde ayakları ile toprağı kazarlar çamurlu bir bölge oluştururlar ve mastitisin yayılmasına olanak tanırlar. Yer değiştirebilen gölgelikler sayesinde ineklerin de yerleri değiştirilerek bunların önüne geçilir. Kalıcı gölgelikler yemliklerden uzağa konulmalı aksi takdirde inekler nerede yerlerse oraya dışkılayacakları için yatacakları yeri kirletir ve mastitis vakalarının artmasına neden olurlar. Sadece gölgelikler solunum sayısının %30 azaltır, bunlara ilaveten fanların konulmasıyla bu oran %67 lere çekilecektir ve bu iki yöntemle vücut ısısı azaltılacaktır. En etkili yöntem ise gölge, fan ve su fıskiyelerinin birlikte kullanılmasıdır. Özellikle kapalı barınaklarda fanların kullanımı iyi bir yöntem olup ineğin vücut unda ki sıcak havayı uzaklaştırır. İnekler sıcaklık stresi altındayken ürettikleri gross enerjinin %20 sini ısı olarak atarlar, bu çevreye yayılır ve onları sıcak hissettirir. Fanlar bu ısıyı ineklerin üzerinden alırlar ve inekler serinler. Su fıskiyeleri hayvanların tüylerini ıslatarak vücut ısısını azaltır (ısı bu yolla atmosfere yayılır.) Buharlaştırıcı soğutma sistemleri ve fıskiye destekli fanlar, ineğin vücudundan çıkan ılık suyu buharlaştırırlar. Sıcaklık stresine maruz kalan inekler dakikada 100 defa soluk alıp verirler. Fan ilaveleri bu sayıyı 1,5 saat içinde 90’a fan ve su fıskiyelerinin beraber kullanımı %50 düşüş sağlayarak solunum sayısını 50’ye çekerler. Tunnel ventilasyonda bir çok fan uzun yan duvarlara konarak hava hareketi ve hava değişimi yaparlar. Bu fanlar negatif basınçla dakikada 400-600 kübik feet havayı dışarı atarak ineklere taze hava çekerler. Bu fanlar havayı buharlaştırarak dışarıya atarlar ve barınak içindeki ısı 8C derece daha aşağıdadır. İneğin vücut ısısı 1.2 C derece düşerek sütü 2.3 lt artırırlar.

Yüksek hava akımını, ticari soğutucuları yüksek basınçlı su püskürtücüleriyle birleştirerek gölge altında çok daha iyi neticeler alınmıştır. Çalışmalarda bu şekilde yaklaşık %10’luk bir süt artışı, canlı ağırlıkta da 22 gr günlük artış gözlenmiştir. Fansız ise 25 gr azalış olmuş, fanlı sistemlerde sürüden reforma edilen hayvan sayısında azalış görülmüştür. Bununla beraber gölgeliklere konulan fan sistemleri oldukça pahalıdır. Soğutucu havuzlar yataklıklarla sağım hane arasına konulabilir ama bu havuzlardaki su durgun olmayacak şekilde dizayn edilmeli ve su sürekli su devir daim etmelidir. Bu havuzlardaki su durgun olup değişmez ise protetheca zophii (renksiz algler) gelişir ve bu antibiyotiğe cevap vermeyen mastitise neden olur. Bu nedenle durgun, su akımı olmayan havuzlardan kaçınılmalıdır. Hayvanlarımızın durgun sulara, çamurlu ve gübreli alanlara yatması engellenirse mastitisten o kadar uzaklaşırız. Sağım öncesi ineklerin toplama alanlarında fan su püskürtmeleriyle serinletme yapılabilir, bu alanlarda, kalabalıklığın getirdiği stres vücut ısısının ve rutubetin artmasına neden olur. İneklerin üzerindeki suyun damlama ve kuruması için sağıma girmeden 10-15 dakika beklenmesi lazımdır; aksi takdirde bu bulaşık su sağım esnasında süt soğutma tanklarına girerek sütteki bakteri sayısını artırır. Buna ilaveten bu bulaşık sıvılar meme başlıklarından pulsazyon esnasında girerek mastitise neden olurlar.

Sağım sonrası çıkışta ineklere fan istasyonlarında duş aldırılabilir ama bu su püskürtmesi sadece ineğin üstüne ve yanlarına yapılmalıdır. Sağım sonrası meme başlarına yaptığımız dezenfektanlar yıkanmamalıdır. İnekler gölgelik alanlara alınmalı ama bu gölgelik alanlar yemliklerin yanı başında olmamalı; çünkü inekler yedikleri yere dışkılarlar ve buraya yatarlar, açık olan meme başlarından, gübrede bulunan mastitise yapan bakteriler girerek mastitise neden olurlar.

Yeni Zelanda’da meralara kurulan pivotlar ve değiştirebilen sulama sistemleri hem hayvanları serinletir hem de taze serin su kaynağı vazifesi görürler. Sulama sistemleri aynı zamanda meraların sulanmasına olanak tanır. İnekler bunlara kolayca adapta olur ve altında dururlar, başka yere ayrılmaz ve sonuçta vücut ısıları düşer.

Çevrede Bulunan Hastalık Yapıcı Mikroorganizmaları Nasıl Azaltabiliriz ?

Açıkçası birçok durumlarda, sıcak havalarda serinlemek isteyen inekler su içmek isterler, hastalık yapan bu bakterilerde ineğin çevresinde bulunurlar. Ilık havaları seven bu organizmalar yem, su ve uygun ph bulduğunda çoğalırlar. Rutubetli ve çok sıcak havalar bunların çoğalmasına yardım ederler. Özellikle E.Koli’ler her 20-30 dakikada bir katlanarak çoğalırlar. Sonuçta çoğalan bu bakteriler meme başında toplanırlar. Sıcaklık stresinin olduğu zamanlarda kapalı barınaklarda hayvan yetiştiren çiftçiler daha fazla kaliteli süt almak için yönetim kurallarına uymak zorundadırlar, ki bunlar hijyen, yataklıkların temizliği, sağım prosedürleridir,

Çevrede yaşayan mikroorganizmalar Streptococlar (strep. Uberis,strep. Dysgalactia, strep.parauberis,ve strep.equinus) ile birlikte E.koli’ler, K.pneumonia ve enterobacter,citrobacter ve serratia spp. Sayılabilir. Yataklıklarda bulunan bakterilerin sayıları, meme başında ki bakterilerin sayılarıyla direkt bağlantılıdır. Bu da mastitise vakalarının artmasında en büyük etmendir. Temiz altlıklar, meme loblarındaki tüylerin yakılarak temizlenmesi, yürüyüş yollarının temizliği ilave olarak bakteri sayısının azaltılmasına yardımcı olur. Doğum esnasında inekler temiz ve kuru bir alana alınmalı ayrıca meraların en iyi doğumhane olduğunu unutmamalıdır.

Temiz çevre ve barınaklar, katı ve değişmez sağım prosedürleri çevresel mikropların önüne geçmede en önemli kriterlerdir. Bekleme alanından sağım haneye giren ineklerin memelerinde bulunan veya su fıskiyeleriyle bulaşık su ve organik madde taşıyan meme başları kesinlikle temizlenmelidir; çünkü bunlar yüzlerce çeşit mastitise etkeni taşıyan mikroorganizmaları beraberinde getirir. Bunlar meme başlarında bırakılırsa sağım esnasında meme pençelerinden girerek toplama tankına giderler ve bakteri sayısının artmasına neden olurlar. Unutmamalıdır ki soğuk seven bakteriler soğutma tankına girdiğinde sayıları daha artar. Dahası bu bakterilere pastörizasyonun da fazla etkisi yoktur, ürünlerin raf ömrü kısalacaktır. Meme başlarında bulunan bakteriler ön sağım daldırmalar uygulanarak sayıları en uygun şekilde azaltılır, buna pratikte ön sağım daldırma denir. Bunların kullanımı köpük, sprey olarak uygulama alanı bulmuş olup, temiz kâğıt havluyla da kurulanırsa %50 başarı elde edilir.

Ön sağım çok önemlidir, çünkü meme başındaki mikroorganizmalar temizlenir, süt iner ve sağımcılar sütte bir bozukluk var ise görürler. Sağımcıların plastik eldiven giymesi zorunludur; eldiven giymezlerse mikroplar ellerine yapışır ve bu yapışan mikroplar bir inekten ötekine geçer. Plastik eldivenler mikropların ele yapışmasını engeller. Sağımcılar bulaşık memeye dokundukları zaman elleri bulaşır, bu bulaşık kontamine olmuş eller ile diğer ineğin memelerini elledikleri zaman o ineğin memelerini de bulaştırmış olurlar. Eldiven giymekle bu tür bulaşmalar en aza indirilir.

Ön daldırma ön sağımı takiben yapılır, ön sağımdan sonra yapılan ön daldırmalar meme başlarında bulunan ve sağıcının ellerine bulaşan mikro organizmaları dezenfekte ederek öldürür. Bu antiseptikler meme başlarında bir müddet tutularak çatlak ve yarıklara nüfus ederek streptoccusları, coliform ve stapthycoculeri öldürür

Pratik olarak yapılan bu sağım prosedürü göstermiştir ki, E.Koli, klebsiella, enterobakter, citrobakter, serratia, strepto uberus, strep. Dysgalactiae ve staph. Aureus a karşı %50 etkilidir. Ön daldırma yapılarak tüm meme başı dezenfektan ile kaplanır, sağım başlığının meme ile temasında bulaşacak mikroplar öldürülür.

Ön sağımdan sonra meme başları en az 30 sn ön daldırma solüsyonuna maruz bırakılır ve bunun arkasından tek kullanımlık kâğıt havlu ile temizlenir. Sağım başlığı takılmadan önce meme başı gözle kontrol edilerek iş garantiye alınır.

Sağım esnasında meme yüzeyleri mastitisli etkenler tarafından enfekte olur ve bakteriler bir süt filmi olarak meme başlarında ve sağım başlığında depolanır. Sağım başlığı çıktıktan sonra bu mikroplar burada kalır ve mikroorganizmaların gelişmesine ön ayak olur. Bununla beraber son daldırmayla birlikte bu film plakası temizlenir. İnekler sağım bittikten sonra önlerine taze yem konarak ayakta durmaları özendirilir. Yaklaşık bir saat çamurlu ve gübreli yerlere yatmaları engellenir. Sağım sonu genişleyen meme başı delikleri mikropların kolayca içeri girmesine olanak tanır, bir saat sonra meme başı kanalını çevreleyen sfinkter kasları büzüşerek keratin tabakası bir mühür oluşturarak mikropların girişini engeller.

Sıcaklık Stresinde Beslenme

Sıcaklık stresini en aza indirmede en önemli faktör temiz ve serin sudur ve önlerinde sürekli olarak bulunmalıdır. 27 C ye göre +4.4 daha fazla sıcaklıklarda inekler %50 daha fazla su tüketirler. Günde 113 lt den 170 lt ye kadar su içebilirler, içilen su ineğin solunumunu ve salya atılımıyla da rutubetin atılımını sağlayarak ineği serinletir. 10 C dereceye kadar su soğutucuları tarafından soğutulan su solunum sayısını ve vücut sıcaklığını azaltır. Yem tüketimi artarak Rumen hareketleri artar dolayısıyla da süt verimi de artar. Hayvan başı sulukların uzunluğu 5 cm olarak hesap edilir. Su çok soğuk verilirse bu sefer Rumen mikrobiel aktivite ve fermantasyon azalır bu da daha fazla enerji ve daha fazla ısı atımına neden olur. Sıcaklık stresindeki hayvanların rasyonlarında değişikler yapılır. Rasyonda enerji artırılır ve yem katkıları ilave edilir (bufferlar, potasyum, karbonat, maya v.s.) Yüksek kaliteli kaba yem kullanımı sindirim sistemindeki ısıyı azaltacak ve hayvanı rahatlatacaktır. Kaliteli mısır silajı, ikinci biçim otlar birinci biçime göre sindirile bilirlikleri daha yüksek olduğu için yüksek enerjiye sahiptir. Total rasyonda süt yağının devamlılığı için NDF %28-30 arasında olmalıdır. Kuru madde alımı düşerse rasyona su ilave ediniz. Sıcaklık stresinde aşırı derecede kaybolan minerallerin yerine ilave edilerek eksiklik tamamlanır. Rasyonun toplam kuru maddesinde tavsiye edilen %1,5 potasyum, %0.30 magnezyum ve %0.55 sodyum tavsiye edilir. Diğer katkılar olarak Aspergillus oryzae, bira mayası, niacin ve yağda eriyen A, D, E vitaminleri önerilir.

Sıcaklığın yüksek olduğu saatlerde daha az yem porsiyonu, gece 4-6 saatlerinde ve akşam saat 9-11 arasında daha büyük porsiyonlarda yem önlerine sunulur. Silajın kolay ısınma olasılığından dolayı az ve sık olarak verilmesi önerilir. Rasyonun %90 nını tüketemiyorsa toplam rasyonun yağını %5-7 arasına getiriniz.

Kuru Dönemdeki İneklerde Sıcaklık Stresi Yönetimi

Kuru dönemdeki inekler sağmallara göre daha az kuru madde tüketirler ve daha kolay üstesinden gelirler, fakat meme dokularının gelişim bir sonraki sağım için gerekli olduğundan sıcaklık stresi kontrolü şarttır. Kuru dönemdeki en iyi yöntem gölgelikler, fanlar ve su püskürtmeleridir. Sadece gölgelik ile çözüme göre fanlar ve su püskürtmeleri sayesinde serinleyen hayvanların vücut ısısında ve solunum sayısında düşme uzun süren kuru dönem, yüksek vücut kondisyonu, sağlıklı buzağı daha fazla günlük süt artışı (3.5lt-5 lt) sağlamıştır. Bunlara ilaveten immun sistem tehlikeye maruz kalarak akyuvar sayılarında azalma görülür mastitis etkenlerini öldüren savunma sistemi kapasitesi azalır.

Sıcaklık Stresindeki İneklerde Mastitis Gözetimi

Mastitis önleme teknikleriyle işi garantiye almak ancak uygun çalışma koşullarıyla olur ve sütteki maksimum seviyeye ulaşmak için gözlem sistemleri oluşturulmalıdır. Özellikle çevresel stresin etkili olduğu dönemlerde süt kalitesi değer kaybeder. Gözlemler, basitçe sağım makinası filtreleri, klinikal mastitisler, dahası tanktan ve birey alınan süt numuneleriyle somatik hücre sayımları olarak yapılmalıdır. Süt üreticileri bunları periyodik olarak yaparlar. Örnekte görüldüğü gibi Orta Amerika’da ki çiftliklerin somatik hücre sayıları ay ay sayılmış ve grafikte gösterilmiştir. Böylece hangi aylarda artış olduğu kolayca görülmektedir. Gözlem sonucunda da tedbirler alınmalıdır.

Grafikte görüldüğü gibi iki farklı tankta son iki yıllık somatik hücre yapılmış yüksek somatik hücre sayımlı çiftlikte temmuz ve ağustos aylarında somatik hücrelerin daha da arttığı, ama iyi bir gözlem ve yönetimle alınan tedbirlerle somatik hücre sayısını düşürüldüğü görülüyor.

Düvelerde Sıcaklık Stresi Kontrolü

Düvelerin de sıcak havalarda rahatlatılmaya ihtiyaçları vardır; çünkü bu düveler geleceğin süt inekleridir. Buzağılıktan itibaren sağlıklı bir şekilde gelişmeleri, beklenen canlı ağırlığa ulaşmaları, kızgınlığa gelmeleri, meme dokularının gelişmeleri ve ilk laktasyonlarında maksimum süt verimine ulaşmaları ve bunu takip eden laktasyonlarında bunu gerçekleştirmeleri hedeflenir. Gölgelikler, fanlar ve su fıskiyeleri ile sıcaklık stresi azaltılır. Sıcaklık ve rutubet sinekler içinde ideal bir ortamdır. Özellikle kara sinekler hortumlarıyla deriden içeriye girerek hayvanı irrite ederler ve kan emerler. Özellikle kılsız bölgelere hücum ederek lezyonlara neden olurlar ve hayvanları S. aureus ile enfekte ederler. Uygun ortam bulunca da meme başından girerek ineğimizin mastitis olmasına neden olurlar. S. aureus ile enfekte olan memeler özellikle düvelerde meme gelişimine etkileyerek doğumdan sonra daha düşük verimine neden olurlar. Sıcaklık stresini engellemek için konulan fanlar, gölgelikler ve su fıskiyeleri bu sinek kümelerini etkisizleştirir. Bununla beraber sinek kovucular, tozlar, spreyler, larvacidler ve yem ilaveleriyle mücadele edilir. Larvacidler inekler tarafından yenilir gübreyle atılır ergin sinekler larvalarını buraya bırakır, gübrede bulunan kurtçuklar bunları yiyerek yok eder ve böylece sinek popülasyonunu azaltır.

Bir yanıt yazın

HEMEN SİPARİŞ VER